Sitede Ara

Halk arasında saman nezlesi olarak da bilinen alerjik rinit, bahar ayında burnumuzu yakmaya başladı. Rinitli hastaların tozlu ve dumanlı ortamlarda bulunmaması, polenlerin yoğun olduğu bu mevsimlerde mümkün olduğunca içeride kalması çok önemli.


Alerji bilindiği üzere vücuda giren ya da temas eden bir maddeye karşı vücudun kendine zarar verecek derecede reaksiyon göstermesidir. Bu gösterilen reaksiyonlar normal düzeyinde ve olağan sınırlar içinde olursa vücudu korumak içindir. Ancak alerjik yapılı kişilerde reaksiyonlar zararlı olacak derecede fazladır. Bu tür alerjik reaksiyonlardan en fazla etkilenen organların başında burun gelir. Alerjik reaksiyonlar her yaş grubunda başlayabilir ve alerjinin genetik bir yatkınlığı vardır. Alerjik reaksiyon, bu reaksiyonu oluşturan alerjenlerin vücuda girmesinden 2-3 dakika sonra histamin adı verilen maddeler salgılanmasıyla başlar. Salgılanan maddeler on beş dakika içinde maksimum seviyeye ulaşır. Alerji her zaman olabileceği gibi sadece belli mevsimlerde de görülebilir. En sık görülen alerjenler; toz, polenler, küf mantarları, bazı yiyecekler (süt, yumurta, çilek vs.), kimyasal maddeler, ev hayvanları sayılabilir. Rinit ise, burun içini döşeyen mukozanın her çeşit iltihabına denir. Eğer bu iltihaba yukarıda sıralanan alerjik faktörler neden olmuşsa buna alerjik rinit denir. Alerjik rinitte en sık görülenler şikayetler, burun akıntısı, hapşırma, burun tıkanıklığı, kaşıntı, geniz akıntısı, boğazda gıcık, kronik öksürük, orta kulakta basınç problemleri sayılabilir.

Alerjik rinitli hastalardan istenen tetkikler üç ayrı başlıkta sıralanabilir:
1. En sık uygulanan tetkik deri testleridir. Ancak bu testlerin negatif çıkması hastada alerji olmadığını göstermez. Deri testlerinde çalışılmayan bir alerjene reaksiyon olma ihtimali veya bir alerjenin ciltten girdiğinde alerji yapmayıp solunumla girdiğinde alerji yapıyor olma ihtimalleri vardır. Deri testleri ile hangi maddeye ne kadar alerji olduğu öğrenilebilir.
2. Kanda IgE denilen bir maddenin miktarı ölçülebilir.
3. Cilt testlerine göre daha güvenilir ancak uygulaması zor ve pahalı bazı kan testleri de vardır.

BURUN AKINTISI GÖRÜLÜR
Alerjik kişilerde alerjik olmayan kişilere göre daha çok sinüzit, burunda et büyümesi, astım ve cilt reaksiyonlarının görülebileceği akılda tutulmalıdır. Alerjik rinitli hastaların muayenesinde burun akıntısı direk olarak görülebilir. Ayrıca burun içinde soluk renk, saydam salgı artışı, ödem (şiş), eğer varsa et büyümesi görülür. Hastadaki fizik muayenenin bu burun içi görüntüsü, bazen hastanın şikayetlerini dinlemeye gerek bırakmadan bile teşhis koydurucudur. Ağız içinden yapılan muayenede geniz akıntısı ve farenjite ait arka gırtlak duvarı kızarıklığı, akıntı ve ödem görülebilir. Alerjik rinitli hastaların teşhisini koyarken, en önemli konu hastanın anlattıkları ya da verdikleri hikaye ve muayene bulgularıdır. Bu bulgulara göre alerji teşhisi düşünülüyorsa o hasta alerjik olarak kabul edilir. Deri testleri ve diğer kan testleri alerjenin ne olduğunu anlamaya yöneliktir. Bu testler negatif de çıksa hastaya alerji tedavisi başlanabilir.

ÖZEL NEVRESİMLER KULLANILMALI
Alerjik rinit tedavisinde üç ana kategori vardır. Alerjenden korunma, alerjik rinitin temel tedavi yöntemidir. Hem alerjenin tam olarak belirlenememesi, hem birden fazla maddeye karşı alerjik reaksiyon olması hem de alerjen belirlense bile hastanın bu maddeden uzak durmasının mümkün olmaması gibi faktörler tedaviyi zorlaştırır. Ancak yine de hastanın alabileceği bazı önlemler vardır. Tozlu ve dumanlı ortamlarda bulunmamak, eğer zorunlu ise maske takmak, ısı ve nemin ayarlanması, polenlerin yoğun olduğu mevsimlerde mümkün olduğunca içeride olmak ve kapı pencereleri kapalı tutmak, evde mümkün olduğunca halı, kilim battaniye yerine deri, vinlex ve plastik eşyalar kullanmak, evde bitki veya ev hayvanı bulundurmamak, özel hazırlanmış nevresim ve çarşaflar kullanmak, eğer temin edilemiyorsa tüm çarşaf ve nevresimlerin düzenli olarak sıcak su ile yıkamak oldukça önemlidir. İlaç tedavisi olarak en sık kullanılan madde antihistaminiklerdir. Bu ilaçlar alerjik reaksiyonlarda rol oynayan histamini azaltmaya yöneliktir. Alerjene maruz kalmadan önce kullanıldığında daha faydalıdırlar. Özellikle kaşıntı, akıntı ve hapşırma üzerine etkilidirler. Etkisi azalmaya başlarsa da başka bir antihistaminikle değiştirilmelidir. Bu ilaçların en önemli yan etkisi uyku hali, ağız kuruluğu, çarpıntı, idrar zorluğu ve göz içi basıncının artmasıdır.

AŞI TEDAVİSİ İYİ SONUÇLAR VERMEYEBİLİR
Ancak son kuşak antihistaminiklerde bu yan etkiler oldukça azalmıştır. Antihistaminklerden sonra faydasının en çok olduğuna inanılan ilaç kortikosteroidlerdir (kortizon). Bu ilaçlar ağızdan ya da kalçadan uygulandığında etkisi daha fazladır ancak yan etkileri de daha fazladır. Bu nenle burun spreyi olarak kullanılırlar. Burun spreyi olarak kullanıldığında yan etkisi çok azdır ve etkinliği iyidir. Tedavide, ayrıca dekonjestan denilen burun spreyleri ve kromolin adı verilen ve alerjik reaksiyonları önleyen ilaçlar da yukarıda sayılan ilaçlara eklenebilir. İmmünoterapi (aşı tedavisi) de hastanın alerjik olduğu maddeyi düşük dozdan başlayarak artacak şekilde hastanın vücuduna verme şeklinde uygulanan bir tedavidir. Bu tedavinin ana prensibi, vücudun verilen bu alerjik maddeyi tanıyarak ona karşı oluşturduğu bazı antikorlar sayesinde alerjik reaksiyonu göstermemesine dayanır. Fakat aşı tedavisi her zaman iyi sonuç vermeyebilir. Başlangıçta haftada bir olmak üzere senelerce aşı olmayı gerektirir. Cilt altından ve dilaltından verilen iki ayrı uygulama şekli bulunmaktadır. Alerjik rinit tedavisinde bazı durumlarda ameliyat kararı vermek gerekebilir. Alerjiye bağlı et büyümeleri ve kronikleşmiş sinüzit ilaç tedavilerinin başarısını olumsuz etkiliyorsa bu durumlarda ameliyat kararı vermek gerekebilir.