Sitede Ara

Parkinsonla mücadelede sağlam adımlar

Görülme sıklığı yaşla birlikte artan, hareket fakirleşmesine neden olan parkinsondan korunmak için düzenli egzersiz şart.


Parkinson hastalığı (PD), substantia nigra denilen beyin çekirdeğindeki hücrelerin hasarı sonucu ortaya çıkan bir hareket bozukluğu hastalığıdır. Bu hücreler dopamin adı verilen bir madde salgılar. Hücrelerdeki hasar sonucu yeterli dopamin oluşamaz, sonucunda parkinson hastalığı belirtileri ortaya çıkar. Görülme sıklığı bakımından ikinci sırada yer alan nörodejeneratif bir hastalıktır. Halk arasında titrek felç olarak bilinen parkinson hastalığının ortalama başlangıç yaşı 60’dır. Görülme sıklığı yaşla artar, 65 yaş ve üzeri bireylerde %1 oranında görülür. Parkinson hastalığının temel belirtileri; hareketlerde yavaşlık, titreme, kaslarda sertlik ve daha çok ilerleyen dönemlerde görülebilen postüral dengesizlik olarak adlandırdığımız vücut dengesini sağlamada zorluklardır. Hareket yavaşlığının temel özelliği bir taraftan başlaması ve asimetrik olmasıdır. Hareket yavaşlığının yanı sıra ‘hareket fakirleşmesi’ de olabilir. Hastalarda yüz mimiklerinin azalması, göz kırpmanın seyrelmesi, monoton konuşma (duygusal yükü gösteren iniş ve çıkışlar yoktur) görülür. Konuşma tereddütlü, kekeleyici olabilir, gittikçe hızlanabilir ve anlaşılmaz olabilir. Yutma işleminin yavaşlamasına bağlı olarak salya akması olabilir. Yazı yazarken harflerin giderek küçülmesi olabilir. Yürürken kol salınımının azalması, adım aralığının küçülmesi görülebilir. Yürüyüş gittikçe yavaşlar, adımlar daralır ve dizler bükülür. Bazen dönüşlerde zorlanma, yürürken donma görülür. Biraz daha ilerlemiş hastalarda oturduğu sandalyeden kalkma güçlükleri olabilir.

TİTREME ZAMANLA YAYILIR
Parkinson hastalığının önemli bulgularından birisi de titremedir. Hastaların %75-80’ninde görülür. Tipik olarak hasta kesin istirahat halindeyken el parmaklarında para sayar, hap yapar ya da tesbih çeker gibi hareket görülür (istirahat tremoru). Bu titreme tipi hasta yürürken belirginleşebilir. Heyecanla ve zihinsel aktivite, örneğin sayı sayma sırasında ortaya çıkabilir ya da artabilir. En sık elde ve tek taraflı başlar. Bacaklarda daha çok otururken belirginleşen titreme görülür. Dudaklarda, çenede ve dilde de tremor görülebilir. Başta çok nadiren titreme olabilir. Hastalık ilerledikçe vücudun bir tarafından başlayan titreme vücudun karşı tarafına yayılır. Bazı hastalarda kollar öne uzatıldığında ve belirli bir postür verildiğinde ortaya çıkan titreme tipi görülebilir. Parkinson hastalarında görülen diğer önemli belirtilerden birisi de uzuvlarda her yöne hareket sırasında ortaya çıkan artmış dirençtir. Hastalığın ilerleyen dönemlerinde denge bozuklukları ve düşmeler görülebilir. Parkinson hastaları bu motor bozuklukların yanında kabızlık, seksüel disfonksiyon ve alt üriner sistem bulguları (LUTS) gibi otonomik bozuklukları da yaşamak zorunda kalabilirler. Hastalarda sık idrar hissi, sıkışma, idrar kaçırma, zayıf idrar akımı, tam boşalamama, idrar yaparken bekleme, ıkınarak işeme gibi şikâyetler olabilir.

EN ETKİLİ TEDAVİ LEVODOPADIR
Parkinson hastalığı yavaş bir şekilde ilerler. Hastadan hastaya hastalığın seyri, belirtilerin tipi ve şiddeti farklılıklar gösterebilir. Parkinson hastalığını tamamen iyileştirecek bir tedavi henüz bulunmamakla birlikte, genellikle dopaminerjik ilaçlarla iyi yanıt alınır. Hangi ilaç grubu ile tedaviye başlanacağına karar verirken hastanın yaşı, yakınması, hangi belirtinin ön planda olduğu, hastalık evresi, bilinçsel durumu ve bu belirtilerin ne oranda sosyal sorun oluşturduğu ve hastanın diğer sağlık problemleri dikkate alınır. Parkinson hastalığının tedavisinde kullanılan ilaçlar, motor hareketlerinden sorumlu olan bazal gangliyonun (çekirdek) sorunsuz bir şekilde fonksiyonunu yerine getirmesi için, hastalıkla beraber azalan dopamin miktarını arttırmaya yöneliktir. Günümüzde yaygın olarak kullanılan ilaç tedavileri dopaminin dışarıdan L-dopa formunda takviye edilmesi, dopamin agonistleri olarak bilinen ilaçların kullanımı, monoamine oksidaz inhibitörleri denilen, hücrede dopamin yıkımını engellemeye yönelik olan ilaçların kullanımı şeklinde planlanır. Hastalığın ilk evrelerinde dopamin agonistleri iyi sonuç vermesine rağmen, zaman ilerledikçe bu moleküller tek başına yeterli olmaz ve L-dopa takviyesini gerektirir. Parkinson hastalığında en etkili tedavi levodopadır, beyinde eksilen dopamine dönüşerek etkisini gösterir. Erken evre parkinson hastalığında ağızdan alınan levodopa tedavisine çok iyi yanıt alınabilir. Ancak daha ilerlemiş parkinson hastalığında levodopanın etkisi de maalesef ki azalmaya başlar. Bununla birlikte levodopaya bağlı yan etkiler ortaya çıkar.

Hastalarda açık zamanlar dediğimiz daha iyi hareketli olduğu zamanlar olduğu gibi, kapalı zamanlar dediğimiz hareketlerin belirgin azaldığı ya da hareketsiz zamanların olduğu dönemler olabilir. Hastaların hareket ettiği zamanlarda, aşırı hareketlilik ve istemsiz kontrol edilemeyen hareketler görülebilir. Ayrıca daha ileri aşamalarda hayal görme ve bazı psikiyatrik bulgular görülebilir. Bazı hastalarda kaslarda ağrılı kasılmalar olabilir. Yürümeye başlarken, karşıdan karşıya geçerken, dar yerlerden ya da kapı aralığından geçerken takılma ya da aniden hareket edememe durumu olabilir. Hastanın ayakları yere yapışmış gibidir. Bu sırada hastanın marş söylemesi ya da yüksek sesle sayı sayması yararlı olabilir. Ayrıca yerde bir çizginin üzerinden atlar gibi yürümenin ya da, adımlarını yükselterek asker yürüyüşünün yapılmasının öğretilmesi yardımcı olabilir. Bazı hastalarda hastanın hafifçe yanlara doğru sallanması ya da “L” şeklinde baston kullanılması yararlı olabilir.

İLAÇLARIN DOZU VE SAATİ ÖNEMLİ
Hastalık ilerledikçe, ağızdan ilaçlar giderek yetersiz kalabilir, daha sık ve yüksek dozlarda ilaç alınımı gerekebilir. Hastaların yavaş ya da kapalı oldukları zaman giderek artabilir, ilaç kullanımının ilk 5 yılında % 80 hastada bu dalgalanmalar görülebilir. Parkinson hastalığında kullanılan ilaçların önerilen doz ve saatlerde alınması önemlidir. Doz artımı gerektiğinde doktor kontrolünde yapılması gerekir. Özellikle levodopa içeren ilaçların aç karnına alınması önemlidir. İlaç dozlarının ve sıklığının ayarlanmasına rağmen gün içinde uzun süreli hareketsizlik oluyorsa, iyilik dönemlerinde ise istemsiz hareketler yoğun ortaya çıkıyorsa diğer tedavi seçenekleri düşünülebilir. Tedavi seçeneklerine rağmen kapalı dönemler belirginse; kapalı geçirilen zamanları azaltmak amacı ile apo go isimli ilaç, injeksiyon kalemi vasıtası ile aralıklı enjeksiyon şeklinde uygulanabilir. Bu yöntemde insülin iğnelerine benzeyen kısa ve çok ince iğneler kullanılır. Diğer bir yöntem ise; ilacın cilt altına, bir pompa aracılığı ile sürekli verilmesidir. İlerlemiş parkinson hastalarında bir diğer tedavi seçeneği, duodopa adı verilen ve levodopa içeren özel bir formül olarak hazırlanan bağırsak jelidir. Duodopa jeli plastik kasetler içinde bulunur, bu kasetler duodopa pompası adı verilen özel bir pompaya bağlanır, pompa vasıtası ile ince bağırsağa gün boyunca duodopa jeli uygulanır. Bu sistem mideden takılır ve bir bağırsak tüpü ile ince bağırsağa doğru uzatılır. Bu işlem, bir gastroenterelog ya da genel cerrah tarafından yapılır.

YOĞUN EGZERSİZ ŞART!
Bütün bu tedavi seçenekleriyle yeterli yanıt alınamazsa cerrahi yöntemler seçilebilir. Cerrahi tedavi bu tedavi yöntemi için uygun hastalarda yapılır. Yakma (ablasyon) ve beyin pili (derin beyin stimulasyonu) olarak bilinen yöntemler uygulanır. Ameliyat kararı için hasta, parkinson hastalığında deneyimli bir nöroloji uzmanı tarafından değerlendirilmelidir. İlaç tedavisinin kullanıldığından emin olunmalıdır. Ameliyat olan hastalar, ameliyattan sonra da ilaçlarını kullanmaya devam ederler. Bu yöntemde elektrik akımı ileten elektrodlar beynin hareket ile ilgili bölgelerine yerleştirilir. Onlara bağlanan beyin pili vasıtasıyla beynin uyarılması sağlanır. Bu yöntemle kapalı geçen zamanlar azalır. Hareketlerdeki dalgalanmalar ve istem dışı hareketler, titremelerin yanı sıra günlük ilaç ihtiyacı azalır. Öte yandan yakın zamanlarda hayvan modelleri ile yapılan çalışmalarda; yoğun egzersizin parkinsonda koruyucu etkileri olabileceği gösterildi. Parkinson hastalığı tedavisinde rehabilitasyon uygulaması hastalığın semptomlarını azaltma ve hastanın yaşam kalitesini yükseltme açısından önemlidir. Medikal tedavinin düzenlenmesinin yanında fiziksel terapi ve rehabilitasyona önem verilmesi özürlülüğün azaltılmasına yardımcı olacaktır.

YENİ TEDAVİ YOLLARI DENENİYOR
Henüz parkinson hastalarında kök hücre tedavisi söz konusu değildir. Yapılan araştırmaların temel hedefi, kaybedilen dopamin hücrelerinin yerine kök hücrelerinin nakil edilmesidir. Araştırmalar henüz erken safhadadır ve hastalarda yapılmış ciddi bir çalışma yoktur. Hücre nakli yöntemiyle geçmişte olumlu ve olumsuz sonuçlar alınmıştır. Bu nedenle 2012 yılında Avrupa Birliği üyesi ülkelerinden oluşan bir grup tarafından yeniden araştırılmaya başlanmıştır. Bu yöntemde düşük yoluyla elde edilmiş insan ceninlerinin beyinlerinden elde edilen dopamin hücreleri hastaların beyinlerine nakledilmektedir. Konuyla ilgili çalışmalar halen devam etmektedir. Gen tedavisi yöntemi ise sinir hücrelerinin yaşamlarını uzatacak ve hücre ölümünden koruyacak olan ‘sinir hücresini besleyen maddeler’i sağlayan genlerin aktarılmasıdır. Hastalıkla ilgili yapılan aşı çalışmalarında özellikle dopamin hücrelerinde aşırı birikmiş olan proteinin beyinde birikmesini engelleyerek hastalığın yavaşlatılması ya da durdurulması amaçlanmaktadır.