Sitede Ara

Yemek yerken gözleriniz mi yaşarıyor? Ne zaman su içseniz öksürüyor musunuz? Zaman zaman nefes alamıyor ve kendinizi boğulacak gibi mi hissediyorsunuz? Böyle şikâyetleriniz varsa siz de yutma bozukluğu yaşıyor olabilirsiniz.

Yemek yerken bazen ya da sık sık gözleriniz mi yaşarıyor? Ne zaman su içseniz öksürüyor musunuz? Zaman zaman nefes alamıyor ve kendinizi boğulacak gibi mi hissediyorsunuz? Yutarken lokmanın boğazınızda düğümlendiğini mi hissediyorsunuz? Lokmalar damağınıza, yanağınıza mı yapışıyor? Böyle sorunlar yaşıyorsanız bir sağlık kontrolünden geçmenizde fayda var. Yutma bozukluğu sıklıkla daha büyük sorunların bir sonucu olmakla birlikte farkında olmadığımız sorunların habercisi de olabilir. Yutma bozukluğu ile ilgili farkındalık yaratmak dil ve konuşma terapistlerinin asli görevidir. Çoğu sağlık profesyoneli yutma bozukluğu ve riskleri hakkında eğitimli değildir. Dil ve konuşma terapistlerine düşen önemli sorumluluklardan biri hastaları ve aileleri olduğu kadar sağlık profesyonellerini de bu konuda eğitmektir.

Peki, yutma bozukluğu (disfaji) nedir ve neden önemlidir? 

Yutma bozukluğu, tükürük, sıvı veya katı yiyecekleri yutarken zorlanma ya da güvenli bir şekilde yutamama ile ilgili sorunlardır ve tıbbi bağlamda disfaji olarak tanımlanır. Örneğin, dil ya da yanak kaslarındaki güçsüzlük ve zayıflık nedeni ile besini çiğneyemez ve lokmayı ağızda gereği gibi oluşturamayız ve lokmayı boğazımıza itemeyiz. Böyle durumlarda yemek yeme zorlu bir eylem haline gelir ve birey giderek yeme zevkini kaybeder. Yemek yemekten kaçınır hatta başkalarına bağımlı hale gelir. Tüm bunların sonucunda bireyin yaşam kalitesi düşer. Susuzluk ve beslenememe, bireyin vücudu için gereken yeterli kaloriyi ve besinleri alamayarak kilo kaybı, depresyon gibi sorunlar yaşamasına neden olabilir. Öyle ki bazı durumlarda ciddi komplikasyonlarla yaşamı tehdit edebilir. Örneğin, iyice öğütemediğimiz bir lokmayı yutmaya kalktığımızda havayolu tıkanıp bloke olabilir. Yiyecek ve sıvıların havayoluna (nefes borusuna) kaçması durumunda bazen öksürme ve boğaz temizleme yeterli olmaz, sıvı ya da yiyeceğin bir kısmı ciğerlere girer. Böyle bir durumda ciğerlerde zararlı bakteriler gelişerek akciğer enfeksiyonlarına, zatürreye ya da yemek borusu hastalıklarına neden olabilir.

KOMPLEKS BİR OLAYDIR

Günde uyurken bile binden fazla yutkunuruz. Yutma ve yutkunma aslında öyle doğaldır ki ne kadar kompleks bir işlem olduğunun farkında olmayız ve umursamayız. Ne zaman ki yerken boğazımıza bir şey kaçar, tıkanır, boğulacakmış gibi hissederiz o zaman önemli olduğunu anlarız. Yutma bozukluğunun farkında olabilmemiz için, nasıl yuttuğumuz hakkında da temel basit bilgilere sahip olmamız gerekir. Yutma, ağzımıza yiyeceği ya da sıvıyı alıp, onu yutmaya hazırlayıp, mideye indirene kadar ki süreçte bir çok kasın ve sinirin birlikte çalıştığı kompleks ve çok hızlı bir olaydır. Doğum öncesinde uterus içi dönemde başlayıp hayat boyu devam eden yutma işlemi yaşamımız için vücudumuza gereken besin ve su girişini sağlar. Dolayısıyla, bebeklikten itibaren yaşlılık dönemleri dahil olmak üzere koruyucu reflekslerin gelişimi, koordinasyonu ve sağlıklı işleyişinin korunması önemlidir. O halde, yutma yaşamsal bir faaliyettir diyebiliriz. Bu fizyolojik aktiviteyi birbiriyle senkronize ardışık üç evrede basitçe şöyle tanımlayabiliriz. Birinci evre, besinlerin istemli olarak ağıza dil üzerine alınıp yutmayı kolaylaştırmak için tükürük ile yumuşatarak çiğneyip toparlak lokma haline getirildiği hazırlık evresidir. Dil lokmayı şekillendirip hazır hale getirince arkaya doğru iter. Bu itme hareketi yutmanın ikinci evresini harekete geçirir. İkinci evre, lokmanın ağız boşluğunda bulunduğu noktadan geriye arkaya boğaza doğru itilmesi ile tetiklenir ve lokmayı yutaktan geçiren otomatik bir refleks oluşur. Bu sırada öyle bir baskı oluşur ki lokma yutaktan hızlıca yemek borusuna doğru geçer. İşte bu evre çok önemlidir çünkü bu sırada havayolunu korumamız gereklidir. Bu evrede ses tellerini koruyan kapak ve ses tellerimiz çok kısa, saniyelik bir süre sıkıca kapanır, solunum durur. Böylece lokma nefes borumuza, hava yolumuza ve ciğerlerimize giremez. Üçüncü evre besinin yemek borusuna geçtiği evredir ve istemsizdir. Yemeği aşağı hareket ettirmek amacıyla kasılmalar ve basınç değişiklikleri olur ve besin aşağıya mideye geçer.

NÖROLOJİK SORUNLAR SEBEP OLABİLİR

Yutma bozukluğu, yutmanın her hangi bir evresinde görülebilir ve pek çok nedeni olabilir. Bunlar arasında nörojenik, mekanik, psikojenik sorunlar kas hastalıkları, reflü sayılabilir; inme (beyin felci), Alzheimer, demans gibi bellek ve bilişsel işlevlerde fonksiyon kaybı, parkinson hastalığı, serebral palsi gibi nörolojik hastalıklar önemli bir yer tutar. Yaşlanma ile birlikte 50 yaş üzerinde görülme ihtimali de daha yüksektir. Kafa travması veya yaralanmalar yutma kaslarının koordinasyonunu etkileyerek bu kasları güçsüzleştirebilir, ağızda veya boğazda duyusal sınırlılıklara yol açabilir. Yutma refleksinin gecikmesi/ yokluğu yutma evrelerinin zamanında başlayamamasına neden olur. Başboyun ve özefagus kanserlerine yönelik yapılan tedavilerde -örneğin, cerrahi ya da radyasyon tedavileri sonrasında- yutma bozukluğuna sık rastlanmaktadır. Baş-yüz anomalileri (örneğin, yarık damak) ile doğma, sonradan oluşabilecek nörolojik sorunlar ya da enfeksiyonlara bağlı gelişimsel yetersizlikler de yutmanın doğal gelişimini olumsuz etkileyebilir. Bebeklerin emme, yeme ve içme süreçleri zorlaşır, sıklıkla ağızda sıvı/ yemek birikir göllenme olur; salya akıntısı meydana gelir ve bu akıntılar ya da besin geniz yoluna kaçar. Bazen de anatomik belirgin bir neden bulunmaz. Örneğin, herhangi bir fiziksel ya da tıbbi bulgu olmaksızın sıklıkla hapları yutamama, katı ve sıvı bazı besinleri boğazda yapışmış hissetme ya da yemek borusundan geçerken zorlandığını hissetme yaşanabilir. Kaygı düzeyi yüksek, depresyon geçiren kişilerde gözlenen bu durum fonksiyonel yutma güçlüğü olarak tanımlanır.

TEDAVİSİ EKİP İŞİDİR

Yutma bozukluklarının değerlendirilmesi, tedavisi ve rehabilitasyonu bir ekip işidir. Bu ekipte dil ve konuşma terapistleri ile kulak, burun, boğaz-baş, boyun hekimleri hekimleri yutmanın nedeni ve tipine bağlı olarak nörolog, gastroenterolog, hemşire, fizyoterapist, ergoterapist, beslenme ve diyetetik uzmanları dahil olabilir. Yutma bozukluğunun tipi ve şiddetine dayalı olarak farklı zamanlarda ekibin farklı üyelerinden destek gerekebilir. Örneğin, yutmanın yemek borusu evresi ile ilgili tanı ve tedavide gastroenterolog yer almalıdır. Her hastanın kendine özgü tedavi planı vardır. Bu planda cerrahi girişim, ilaç, botoks tedavisi ve benzeri tıbbi müdahaleler hastanın doktorları tarafından önerilir. Rehabilitasyonda ise temel görev dil ve konuşma terapistinindir. Bazı ilerleyici hastalıklarda tüple beslenme, bazı hastalar için kasları güçlendirme egzersizleri, diğer hastalar için daha özel teknikler gerekebilir. Bu kararlar dil ve konuşma terapisti tarafından verilir. Rehabilitasyonda da gerektiğinde ekip üyelerinden destek istenebilir. Örneğin, güvenli yutma için postürün düzeltilmesi önemlidir ve bunun için fizyoterapist yardımı gerekebilir. KONUŞMAK BİLE YORABİLİR Genel olarak dil ve konuşma terapisti beslenme güvenliğini sağlama amaçlı çok çeşitli manevra ve teknikleri içeren, gerektiğinde teknolojik cihazlardan da yararlanarak bir plan hazırlar. Dil ve konuşma terapistinin uygulayabileceği terapötik yöntemler iki temel yaklaşıma dayalıdır. Birincisi, uygun pozisyonlama, uygun beslenme yaşantısı ve çevresel uyaranların azaltılması ile yutmanın düzenlenmesini içeren stratejileri içerir. İkincisi ise doğrudan veya dolaylı yutma terapisi yöntemlerini içeren tedavi edici egzersizlerdir. Bunlar iletişim terapisi, oral-motor terapi teknikleri, biyofeedback ve güvenli yutkunma terapisi teknikleridir. Yutma bozukluğu olan hastaların nasıl besleneceği ve bu beslenme şeklinde diyetin ayarlanması son derece önemlidir. Dil ve konuşma terapisti, ağızdan beslenmemesi gereken bazı hastalar için tüple beslenme gibi yöntemler önerebilir; bazı hastalar içinse yoğun sıvılar, ince sıvılar, püre kıvamı, yumuşak besinlerle beslenme, bazıları için sıcak ve soğuk gıdalardan kaçınma veya bebekler için özel beslenme gereçleri önerileri olabilir. Nörolojik yutma bozukluğu olan hastaların çoğunda konuşmanın anlaşılırlığı, dil ve bilişsel beceriler yetersizdir veya konuşma onlar için oldukça yorucudur. Hastanın gereksinimlerini anlatabilmesi, kendini ifade edebilmesi ya da yutma terapisi tekniklerinin uygulanabilmesi için yönergeleri alabilmesi ve yerine getirebilmesi gereklidir. Bu nedenle, dil ve konuşma terapistleri hastanın iyileşme süreci içerisinde sözel dil, bilişsel iletişimsel ve konuşmaya yönelik tekniklere de yer vererek tedavide bütüncül bir yaklaşımla çalışırlar. Rehabilitasyon sürecine rağmen güvenli bir yutma mümkün olamıyorsa, cerrahi tedavi gerekebilir.