Sitede Ara

14 Şubat’ta Kalbiniz Sevgi ve Sağlıkla Atsın… Sağlıklı bir kalp için öneriler

Kalp-damar hastalıkları, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de hastaneye başvuruların, yoğun bakımda yatışların ve ölümlerin en önde gelen sebebini oluşturan kronik rahatsızlıklardan biri. Kalp-damar hastalıklarına zemin hazırlayan doğumsal hastalıklar ve ailesel yatkınlık gibi genetik faktörler bir kenara bırakıldığında, çeşitli önlemlerle kalp hastalıklarından korunarak daha uzun ve sağlıklı bir yaşam sürdürebilmek mümkün. Hangi beslenme şekli kalp sağlığını olumsuz etkiliyor? Aşırı karbonhidratlı beslenme: Vücudumuz için temel enerji kaynağı olan karbonhidratların ihtiyaçtan fazla tüketilmesi halinde yağ dokusuna dönüşerek depolanıyor ve obeziteye yol açıyor. Temelde fazla şekerli gıdaların tüketilmesi ile ortaya çıkan insulin direnci, obezite, tip 2 diyabet gibi hastalıklar damar sağlığını bozarak akut ve kronik koroner kalp hastalığına sebep oluyor. Aşırı tuz kullanımı: Sağlıklı bir vücudun normal olarak işlevini sürdürebilmesi için günlük olarak yaklaşık 5 gram (1 çay kaşığı) tuz, yeterli ve güvenli bir miktardır. Hipertansiyon hastalığı, aşırı tuz tüketimine bağlı olarak ortaya çıkıyor. Bu yüzden hipertansiyondan korunmak için, yemeklere fazladan tuz eklemekten kaçınmak, turşu, ev salçası, zeytin gibi salamura yapılmış gıdaları dikkatli tüketmek, üretiminde aşırı tuz kullanıldığı bilinen kabartma tozu, karbonat, et suyu tabletleri, ketçap, hardal, soya sosu gibi hazır gıdalardan kaçınmak gerekir. Yanlış yağ tüketimi: Hücrelerin ve organların sağlıklı çalışması için yağlar en önemli yapı taşları. Bu nedenle sağlıklı beslenme adına diyetten yağın çıkarılması yanlıştır. Bunun yerine kalp-damar sağlığına zararlı etkileri olan yağlar bilinmeli ve uzak durulmalı. Temelde sıvı yağların ve özellikle sızma zeytinyağının kullanımı, katı yağ kullanılacaksa doğal tereyağı tercih edilmeli; margarin, kuyruk yağı ve iç yağı gibi doymuş yağ asitlerinden zengin gıdalar tüketilmemeli. Yetersiz vitamin, mineral ve Omega-3 desteği: Temelde taze meyve ve sebzelerin günlük bol tüketilmesi halinde beslenme takviyesi amaçlı dışarıdan alınmasına gerek yoktur. Fast-food tarzı hazır gıdaları sık tüketen, diyet hataları ya da kişisel tercih nedeniyle çeşitli yiyecek gruplarını tüketmeyen, özellikle yaşlılar, hamile veya emziren kadınlar, yeme bozukluğu veya emilim bozukluğu gibi rahatsızlıkları olanların, beslenme takviyesi amaçlı multivitamin ve mineral takviyesi almaları uygundur. Bu gibi durumlarda, özellikle B, C ve D vitaminleri ile birlikte demir, kalsiyum ve magnezyum gibi minerallerin besin takviyesi alınmalı. Haftada 1-2 öğün taze balık tüketen bir bireyin takviye amaçlı Omega-3 desteği almasına ise gerek yoktur. Kalp Sağlığını İçin Risk Oluşturan Hastalıklar Nelerdir? Tüm dünyada kalp krizi ve kronik kalp hastalığı riskini arttırdığı bilinen hastalıklar; Hipertansiyon, Şeker Hastalığı (Diyabet), Kolesterol Metabolizması Bozuklukları (LDL ve Trigliserid yüksekliği, HDL düşüklüğü), Obezite ve Uyku-Apne Sendromu olarak sıralanabilir. Bu hastalıkları taşıyan bireylerin yılda en az bir kez kardiyoloji uzmanına muayene olması ve önerilen ilaçları ve yaşam önerilerine eksiksiz uymaları gerekmektedir. Sağlıklı bir kalp için günlük yaşam önerileri Düzenli egzersiz: Düzenli egzersizlerde, vücut yağ oranında azalma, uzun dönemde kan basıncında düşme, kalbin veriminde artma, şeker hastalığı gelişme riskinde azalma sağlamaktadır. Hareketli bir yaşam tarzı, kandaki iyi kolesterol düzeyini arttırabilen en önemli faktör. Obeziteden kaçınmak: Kalp-damar hastalığından korunmak için hedeflenen bel çevresi ölçümleri kadınlarda 80 cm, erkeklerde ise 94 cm’dir. Bu değerlerin üzerindeki yağlanma düzeyi, insulin direnci ile birlikte kalp-damar hastalığı gelişimi açısından risk taşır. Yeterli uyku ve Uyku-Apne Hastalığı: Erişkin bir bireyin günde en az 6 saat uykuya ihtiyacı vardır. Uyku süresinin dışında uyku kalitesi de çok önemli. Haftada 3 kez 30′ar dakikalık şekerlemeler, stres hormonları üzerinde olumlu etkiler yaparak kalp krizi geçirme riskini % 20 ile %30 arasında düşürebilir. Stressiz bir yaşam: Yüksek stres düzeyi vücut direncinin düşmesine sebep olur. Vücut strese adrenalin hormonu salınımını arttırarak yanıt verir. Bu da kalp ve solunum hızının artmasına ve tansiyonun yükselmesine sebep olur. Yağ asitleri ve kolesterol kana daha çok salınır ve kan kalınlaşmaya başlar. Özellikle toplumda sık gözlenen depresyon, kaygı bozukluğu ve panik bozuklukların farkına varıp tedavi edilmesi ile kalp hastalığı gelişimi riski azaltılabilir.
14 Şubat 2015, Cumartesi